9 Şubat 2013 Cumartesi

NEREYE GİTTİĞİNİ BİLMİYORSAN GİTTİĞİN YERİN BİR ÖNEMİ YOKTUR

Hayat, tercihler silsilesinden oluşmuş bir süreçtir. Yaptıklarımız/yapmadıklarımız, yapabildiklerimiz/yapamadıklarımız hayatımız boyunca karşılaştığımız kavşaklarda tercih ettiğimiz yönleri, yolları belirler.

Hepimiz hayattan bir şeyler istiyoruz. Kim refah içinde sağlıkla yaşamak istediği gibi harcayıp istediği mekânlarda yaşamak istemez ki? Ancak, iyi şeyler istiyorsanız, iyi şeyler vermelisiniz. “Ne istiyorum”un karşılığı, “ne vereceğim”dir. Bugün aldığınız sonuçlar geçmişte yaptıklarınıza dayanır.

Yarın, geçmişteki tercihlerinizden ötürü pişmanlıklar yaşamak istemiyorsanız yol haritanızı belirlemelisiniz.
Yol haritası dört temel kavram içerir: Hedef, farkındalık, esneklik ve sonuca ulaşma.

Hedef: Hedefi belirlemek, hedefe ulaşmak için ilk adımdır. Örneğin bir taksiye bindiniz. Taksici sordu: “Nereye abi/abla?” Cevabınız, “Nereye olursa” mı olur? Yalnız, unutmayın ki hedefi net olarak bilmek, onu gerçekleştirmeye yetmez.

Farkındalık: İncirlatı’nda Özdilek önünde bir arkadaşınızla buluşacaksınız. Taksiciye, “Beni İnciraltı’na götür” dediniz ve diyelim ki siz şu an Alsancak’tasınız. Taksici, Alsancak Garı yönüne döndü. Taksiciyi yanlış yöne gittiği için hemen uyarmaz mısınız? Eğer uyarıyorsanız, gittiğiniz yolla ilgili bir farkındalığa sahipsiniz demektir.

Esneklik: Sahil yolundan İnciraltı’na doğru gidiyorsunuz ve Göztepe’ye geldiniz. Yol kaza nedeniyle kapanmış. “Buraya kadarmış” deyip geri mi dönersiniz? Yoksa Mithat Paşa Caddesi’ne girip Üçkuyular’dan geçerek İnciraltı’na gitmeyi mi denersiniz?

Hedefe ulaşma mücadelesinde belirlediğiniz yol ya da yöntemlerde bir sorun çıktığında yeni yol ve yöntemler bulma çalışmasına ‘esneklik’ denir.

Sonuca Ulaşma: Tüm engelleri aşarak İnciraltı’na kadar geldiniz. Özdilek’in bulunduğu yere gelip arkadaşınızla buluşmadıkça hedefinize tam ulaşmış sayılmazsınız.

BAŞARI

Başarı kendiliğinden gelmez, başarıyı elde etmek için akıl, çaba ve süreklilik gerekir.
Başarmak için;

* Dilemelisiniz
* İstemelisiniz
* Etkin ve uygulanabilir bir çalışma programınız yani yol haritanız olmalı
* Rahatlamalısınız

Dilemek: Dilemek serbesttir, her şeyi dileyebiliriz. Dilemek önemlidir, hedefi belirler ama sadece dileyerek hiçbir şey elde edemeyiz.

İstemek: İstemek ile dilemek arasında temel bir fark vardır. İstemek; sorumluluk almak, istediğimiz şeyler için zaman, para, enerji… harcamayı göze almak demektir. Herkes bir şeyler diler ama gerçekten isteyen ve bu isteği doğrultusunda fedakârlık yapmaya hazır olanlar kazanır.

Yol Haritası: İstemek yeterli midir? Hayır! İsteğinize ulaşmak için bir planını, yol haritanız olmalıdır. Etkin ve gerçekçi bir planınız yoksa stres altında kalırsınız. Hem ister hem de bu isteğinize ulaşmak için gidilecek yolu kaybedersiniz. UYGULANABİLİR PRATİK VE GERÇEKÇİ bir planınız yani çalışma programınız olmalıdır. Bu program başlangıçta sizin şu anki durumunuza uygun olmalı temposu yavaş yavaş artmalıdır.
İnsanlar aynı saati söyler ama aynı zamanı yaşamazlar. Zaman hem kişisel bir şeydir hem de size ait değildir. Kullanım hakkı size ait olan bir emanettir.
Umutlu ve umutsuz insanlar arasındaki temel farklılıklardan biri de umutlunun bir planı yol haritası varken diğerinin olmamasıdır.

Etkin ve Uygulanabilir Bir Çalışma Programı Nasıl Hazırlanılır?

Her insan bir diğerinden farklı olduğuna göre her insanın da gerek öğrenme stratejisi gerekse çalışma programı bir diğerinden farklı olacaktır. Bu nedenle bir öğrenci için makul ve kabul edilebilir bir program bir diğerinde işe yaramayabilir. Başarılı bir ders çalışma ortamı için olmazsa olmaz temel ihtiyaç ne istediğini bilen istekli bir öğrencidir.
45-50 dakikalık çalışma periyotları ve 10-15 dakikalık dinlenme periyotları içeren esnek, elde olmayan nedenlerle oluşan aksamanın bir sonraki günün programını bozmadığı, günlük veya haftalık toplam çalışma süresinin belli olduğu, günün rahat ve uygulanabilir saatlerini içeren öğrencinin uyku kalıbını dikkate alan bir program olmalıdır.
 
Öğrenciler genellikle birkaç günden fazla uyamayacakları ağır programlar hazırlarlar sonra da programa uyamadıkları için bizzat kendilerine karşı mahcup ve yenilmiş olma duygusu yaşarlar. Örneğin günde beş saatlik bir çalışma programı hazırlayan bir öğrenci dört buçuk saat çalıştığında programa uymamış olacaktır. Oysa dört buçuk saat çalışmıştır. Öyleyse bir program hazırlarken her şeyden önce gerçekçi olmalı kendimizi tanımalıyız. Uyulamayan bir program ne kadar mükemmel olursa olsun başarısızdır.
 
Çalışma programınızda mutlaka ödüller ve cezalar da olmalıdır. Örneğin cumartesi günlerinize çalışma koymayınız ve hafta içi programınıza uyduğunuz sürece cumartesi istediklerinizi yapınız (ödül). Ancak herhangi bir nedenle hafta içinde programa uyamadığınızda yapamadığınız çalışmaları cumartesine aktarınız ve arkadaşlarınızla gezmekten, sinemadan, kafelerden mahrum kalınız (ceza).
 
Programınızı mutlaka iki haftada bir gözden geçiriniz, uyulamayan kısımları değiştiriniz günlük çalışma süresini ihtiyaç duyuyorsanız arttırınız.

Rahatlamak: Hepimizin rahatlamak için kullandığı bazı yöntemler vardır. Spor yapmak, hobilerimizle uğraşmak gibi. Zorlu sınav sürecinde rahatlama yöntemlerini kullanmayı ihmal etmemelisiniz. Baltanızı sürekli bilemek amacınıza daha kolay ulaşmanızı sağlar.

Gerilim anında hafıza devre dışı kalır. En temel bilgileri bile kimi zamana hatırlayamazlar. Bilgi yarışmasındaki insanlara bakın. Rahat olanlar üst sorulara kadar kaygısızca ilerlerken gergin ve heyecanlı olanlar diğerlerinden fazla donanıma sahip bile olsalar ilk sorularda takılmaktadırlar. Rahatlamak vücudun enerjisini arttırırken gergin insanlar sadece kendilerinin değil, yaydıkları negatif enerji nedeniyle çevrelerindekilerin de enerjisini emer, onları da kötü etkilerler. Rahatlama insanın beyin gücünü üst noktalara taşır. Ancak RAHATLAMA ASLA BOŞVERMİŞLİK değildir.
 
Gülmek dünyanın en masrafsız makyajıdır. Gerçek gülüş, sağlığa mükemmel bir katkıdır. Gülerken vücudumuz gevşer, her türlü mutluluk hormonu salgılanır. Bu hormonlar aynı zamanda acı ve ağrı kesmeye de yardımcı olurlar. Gülmek, uykusuzluğa da iyi gelir.
 
Gerilimdeki birinin rahatlaması mümkün değildir. Önce gerilimi azaltmalıyız. Bunun yöntemlerinden biri doğru nefes almak ve diğeri ise kasları gevşetmektir.

                   www.serkanozkan.com.tr            www.okunlp.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder