Öğrencilik, gençler; otobüste, trende, gemide,
metroda indirimli yolculuk yapsın sinemayı tiyatroyu ucuza seyretsin diye
oluşturulan bir sistem değildir. Öğrencilik, hayata tutunabilmek, ben varım
diyebilmek için gerekli yaşam bilgilerini öğrenme işidir.
Öğrenci, “Ben niye çatılarına göre fiilleri,
karekök almayı, periyodik cetveli, Mezopotamya Uygarlıkları’nı, endoplazmik
retikulumun görevini bilmek zorundayım?” dediğinde farkında olmadan, “Ben
dünyadaki yaşanan kültürü, bilimi… paylaşsam ne olur paylaşmasam ne olur?”
diyordur. Bunu diyenin daha sonra bilimsel kavramların niye Türkçe olmadığını
sorgulama hakkı da yoktur. Bilimi öğrenmeyi talep etmeyen bir toplum bilimsel
buluş yapan da olamaz çünkü.
Profesyonel öğrenci, öğrencilik ‘mesleği’ konusunda
gerekli becerileri ve bilgisi olan kişidir. Profesyonel öğrenci, nasıl
öğreneceğini öğrenmiş olandır. Herkese verilen, her öğrencinin kullandığı
kaynakları daha anlamlı değerlendirendir. Kendi öğrenme tarzını belirlemiş
dinleme becerisi kazanmış, etkili not tutabilen, doğru sorular sorabilen,
planlı çalışandır. Hangi öğrenme grubuna girerse girsin, görsel işitsel ve
dokunsal öğrenme stratejilerini iç içe ve bir bütün olarak kullanabilendir.
Öğrenme tekniğinizin iyi olması duyularınızı
öğrenme sürecine ne kadar kattığınızla ilgilidir. Görsellik önemlidir, çoğu
kişi birincil olarak görsel öğrenme tekniğine sahiptir zaten. Ancak sesi kısık
bir filmden hiçbirşey anlamazsınız. İşitsellik de gereklidir ama hiç timsah görmemiş
birine timsahı anlatmayı deneyin. Dokunsallık da diğerleri kadar önemlidir.
Hayatında hiç karpuz yememiş birine karpuzun tadını tanımlayın. Sözcüklerin
anlamını ses tonlaması değiştirir. Örneğin yalvarır gibi “lütfen” demekle
emreder gibi “lütfen” demek çok farklı anlamalara gelir. Ses tonu; duygular ve
düşüncelerle beslenir. Öğretmeninizin de ses tonlamasından aktarılan bilginin
ne derece önemli olduğunu hissetmeniz mümkündür.
Bazı öğrenciler, “Ben dersi derste öğreniyorum daha
sonra çalışmama gerek yok” der. Bu öğrenciler ‘anlamak’ ile ‘öğrenmek’
arasındaki farkı henüz kavrayamamışlardır ve aynı kişiler o çok öğrendiklerini
iddia ettikleri konuların sorularını sınavda yapamazlar. Oysa bir konu kitabın,
öğretmenin… sözcüklerinden farklılaşarak sizin sözcüklerinizle tanımlanıyorsa
ancak o zaman öğrenilmiştir. Ancak dersi derste anlamak öğrenmeyi
kolaylaştırır. Öğretmeniniz konunun önemli kısımlarında yavaşlar, kelimelerinin
vurgusu artar, sesi canlanır. Öğretmeninizin sözcüklere yaptığı vurguyu siz de
satırları çizerek yapabilirsiniz.
Derslerden
iyi notlar almak için not tutmalısınız. Tuttuğunuz notlar ne kadar anlaşılır
olursa öğrenme kaliteniz de o kadar artar. Öğretmenin ağzından her çıkanı
yazmak not almak değildir. Yazdıklarınız daha sonraki tekrarlarınızda
hatırlatıcı kelimeler, cümleler şekiller… içermelidir. Not tutarken kelimelerin
boyutunu değiştirmek işe yarar çünkü küçük ve büyük puntolar dikkat çeker.
Konular, kavramlar arasındaki ilişkiyi anlatan çizgiler oklar kullanmak
hatırlamayı ve ilişkilendirmeyi kolaylaştırır. Ancak en güzeli zihin haritası
yaparak not tutmaktır.
Eğitim kurumlarında uygulanan müfredat yılların
deneyimlerinden imbiklenerek ve eksiklikleri sürekli düzeltilerek belirlenir.
Konular ortalama bir öğrencinin kavramasına yöneliktir ve aslında ‘zor konu’
yoktur.
BAŞKASI YAPABİLİYORSA SİZ DE YAPABİLİRSİNİZ!
Her bir dersin işlenen herhangi bir konusu, bir
önceki bilgiler grubuna dayanır. Bu nedenle daha altta yer alması gereken
konular zayıf ise bir sonrakiler de yeterince oturmayacaktır. Bu nedenle 9, 10
ve 11. sınıflarda 45’i doğrultup 12. sınıfta hem 12. sınıf derslerinden geri
kalmamak hem de üniversite sınavına hazırlanmak yerine her sınıfın dersini
ilgili senesinde öğrenmeye çalışmak çok daha akıllıca bir sınav stratejisidir.
Doğru Otur
İyi Öğren!
Çalışırken iki büklüm oturmak dolaşım sistemini
engeller bir süre sonra öğrenci yorulduğunu hisseder. Öğrenciler bunu “Beynim
yoruldu” şeklinde ifade etse de aslında yorulan vücuttur ve bu nedenle de
beyin, öğrenme konusunda isteksizlik göstermektedir.
Yatarak ders çalışılır mı? Eğer bir fiziksel
engeliniz varsa tabii ki. Ancak yatarak ders çalışmanın ya da soru çözmenin iki
temel sakıncası vardır: Birincisi, şu ana kadar yatmak ile uyumak ilişkisine
alışmış olan beyin bu ilişkiyi yine kuracaktır. Bu da bir süre sonra kaçınılmaz
olarak uykunuzun gelmesi demektir. İkincisi ise vücut ve beyninizi yatarak en
iyi verim almaya alıştırdığınızda sınavda bunu yapamayacak olmanız nedeniyle
veriminizi düşecek olmasıdır.
Müzik dinleyerek ders çalışılır mı? Bu konuda çok farklı görüşler mevcuttur. Benim görüşüm ise bu sorunun cevabının herkese göre değiştiğidir. Eğer ders çalışırken müzik dinlemek sizi rahatsız etmiyor tam tersine odaklanmanızı sağlıyorsa neden olmasın? Yine de dikkat edilmesi gereken husus, özellikle soru çözerken müzik dinlemeye ihtiyaç duyan kişilerin müzikten yoksun olacağı gerçek sınav anında ne yapacaklarını düşünmeleridir.
www.serkanozkan.com.tr www.okunlp.com
0532 492 26 20
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder